İnsanlık tarihi, evrendeki varlık serüveninde insanın zaman zaman belli dönüm noktalarından geçtiği, ölüm kalım savaşı verdiği zamanlara tanıklık etmiştir. Büyük toplumsal hareketler, göçler, savaşlar, kitlesel ölümlere sebebiyet veren hastalıklar, geniş çaplı doğal afetler ve benzerlerinin yaşandığı zamanlar bu anlar arasında sayıla-bilir. İnsanın varlığını tehdit eden, kimi zaman ortadan kaldıran bu tür hadiseler, meydana geldiği toplumlarda çoğu kere kısa sürede büyük kayıplar ortaya çıkarır ve ciddi travmalar oluşturur, derin etkiler bırakır. Ancak bu tür olaylar, genellikle hemen ardından hızlı bir dayanışmayı, yeniden var olmak için bilinçli bir toparlanmayı, maddi ve manevi yeniden dirilme ve inşayı da beraberinde getirir. Bazı olaylar ise ortaya çıkışları, insan ve toplumdaki etkileri bakımından oldukça yavaş seyreder ve görece daha uzun bir zaman süreci içinde gerçekleşir. Varlık ve etki-leri belli bir kesafete ulaşıncaya kadar birkaç nesil geçer ve olumsuz etkileri kolaylıkla fark edilmez; fakat sonuçları itibariyle insan ve toplum için uzun vadede diğerleri ka-dar, hatta onlardan daha yıkıcı etkiler bırakır. İnsanın kendi varlığına ciddi tehdit oluşturur, özellikle ruhsal dünyasında terapisi zor bozukluklar ortaya çıkarır. Bu tür hadiseler balla karışık zehir gibi ilk önceleri insana hoş görünür, zevk verir, olması ve yaşanması gereken bir hak olarak görülür. Günümüzde, özellikle Batılı toplumlarda yaygınlık kazanan ve gittikçe aleniyet kesp eden,** toplumsal düzeyde meşruiyet ka-zanma çabası içinde olunan LGBT… türü cinsel sapkınlıklar bu türden hadiseler ara-sında sayılabilir. Bireysel özgürlüğün ve var olma arzusu ve biçiminin çok ötesinde bulaşıcı, saldırgan ve kötü huylu bir ur gibi, çağın hızlı ulaşım ve iletişim araçları ile birlikte etkisini Batı dışı toplumlarda da göstermeye başlamış, en azından zaman za-man gündemi meşgul eden bir hadise durumuna gelmiştir.