Ebû Hanîfe’nin Kur’ân Anlayışı

Yazarlar

  • Prof. Dr. Faruk Beşer
    Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Sakarya, Türkiye image/svg+xml
İslâm’ın yegâne kaynağının vahiy olduğunu, vahyin esasını da Kur’ân-ı Kerîm’in oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz. İslâm Kur’ân’la başlamış, ilk yıllarda insanla¬rın, bu yeni dini tanımaları Kur’ân’la sağlanmış, onlar da onu öyle tanımışlardır. Hz. Peygamber de muhataplarını hep Kur’ân’a havale etmiştir. Onun sünneti, Kurân’dan bağımsız bir kaynak olarak görülmemiş ve Kur’ân’ın anlaşılması, beyanı ve tatbiki olarak anlaşılmıştır. İslâmın canlı olduğu ve hayata yön verdiği zamanlarda da Kur’ân-ı Kerîm hep hak ettiği yerde olmuş ve asıl referans kabul edilmiştir. Sonraları İslâmî bilginin kay-naklarında ve bu kaynakların değer sıralamasında kaymalar oluşmuş ve bunun sonucu olarak da İslâm’ın anlaşılması zorlaşmış, yanlış anlamalar oluşmuş ve bunlar olduğu ölçüde de İslâm hayattan çekilmiş ve Müslümanlar da gerilemişlerdir, diye ifade edilen bakışaçıları tartışmaya değer sayılmalıdır. Son asırda Kurân etrafında cereyan eden tartışmalar, –varsa kötü niyetli olanların istisnasıyla- bu hiyerarşiyi tekrar yerine oturtma çabaları olarak görülebilir. Usûl tartışmaları ve bu meyanda, “Yeni bir usûl-i fıkıh oluşturma” söylemi de bu cümleden sayılmalıdır. Çünkü usûl-i fıkıh aslında bütünüyle İslâmî anlamının usûlüdür ve esası, Kur’ân’ın önce ne olduğunu, sonra da nasıl anlaşılacağını bilmekten ibarettir. Elbette bir şeyin mahiyeti iyi kavranmadan onun ne anlatmak istediği de doğru anlaşılamaz. Bu sebeple Kur’ânın mahiyeti meselesi günümüzde, eskiden olduğundan çok daha fazla önem taşımaktadır. Çünkü sahabe ve onları izleyen nesillerdeki Kur’ân mef¬humu, çok büyük anlama farklılıkları oluşturacak kadar değişiklik arzetmiyordu. Yaşayan sünnetten öte, belki daha doğru ifadesiyle bir de “yaşayan Kur’ân” vardı ve bu durum, yani Kur’ân’ın yaşanıyor olması onu anlamada belirleyici ve kolaylaştırıcı bir zemin oluşturuyordu. Ayrıca Kur’ân’ın Arapçalığına, onun Arap olan ilk muha¬taplarının itirazlarının, ya da bunu söz konusu etmelerinin de bir sebebi ve anlamı yoktu. Muhtemelen böyle bir problem ilk kez Ebû Hanîfe tarafından dile getirildi. Çünkü gerek siyasî, sosyal ve kültürel farklılaşmalar, gerekse değişik kavimlerin Müslüman olmalarıyla İslâm toplumunda beliren etnik sebepler, onun zamanında böyle bir sorunsalı doğuracak düzeye ulaştı. Biz bu bildirimizde Ebû Hanîfe’ye nispet edilen ve böyle bir ihtimali destekleyen bu farklı anlamayı anlamaya ve sorgulamaya çalışaca¬ğız.

Ebû Hanîfe’nin Kur’ân Anlayışı

İndir

Yayın Bilgisi

Beşer, Faruk. “Ebû Hanîfe’nin Kur’ân Anlayışı”. İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe Ve Düşünce Sistemi. ed. İbrahim Hatiboğlu - critical ed . 7/213-239. Sempozyum Kitapları. Ankara: Oku Okut Yayınları, 2025. https://doi.org/10.55709/okuokutyayinlari.356