Modernizm 19. yüzyılın sonları ve İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcı arasındaki dönemde bilhassa sanat ve edebiyatta yaşanan değişimleri ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Modernizmin başlangıcının ve özelliklerinin ne olduğu hususunda herkes tarafından kabul edilen bir bilgi mevcut değildir. Ayrıca modernizm sınırları belli bir bitiş tarihine de sahip değildir (Marshall, 1999, 508). Göle, Türk modernizminin öykünme üzerine kurulu olduğunu iddia etmektedir. Ona göre Türkiye modernlik kargaşası yaşamakta, modernliği tüketmekte, hatta kopuk kopuk bile olsa modernliği üretmekte ancak henüz kendi desenini oluşturamamaktadır. Göle’ye göre modern olmak hem güncellikten sıyrılmayı hem de güncelleşmeyi gerektirmektedir. Yani modern olmak için güncel olanı anlayabilmek, dillendirebilmek ve dönüştürebilmek önem arz etmektedir (Göle, 2021, 8). Modernite dinden ve gelenekten kopuş sürecini de beraberinde getirmektedir. Yaygın modernite anlayışına göre bir topluluk köklerinden ve aidiyetinden koptuğu ölçüde modern ve evrensel kabul edilmektedir (Göle, 2020, 82). Göle, Batı merkezli bu yaklaşımı eleştirmiş ve Batı-dışı modernlik kavramını gündeme getirmiştir. Bu çalışmada sosyolojinin önemli isimlerinden Nilüfer Göle’de Batı-dışı modernlik kavramının imkânı tartışılacaktır. Çalışmanın amacı Göle’nin bu kavramı oluştururken sahip olduğu arka planı anlamaktır. Çalışmada bu amaca bağlı olarak Göle’nin sosyo-biyografisi, Göle hakkında yapılan çalışmalar ve Göle’yi etkileyen kişi ve gelenekler incelenecektir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden tarihi dokümantasyon tekniğinden yararlanılacaktır.