6 Şubat 2023 Depremlerinde Yemek ve Kültür: Türk Kızılay’ının Yaklaşımı

Yeşim Arslanoğlu

doi:10.55709/okuokutyayinlari.71

About the Book

EN
TR

It is a known fact that cultural sensitivity and respect for local values are indispensable requirements in disaster management and humanitarian aid processes. Following the earthquakes that deeply shook Turkey on February 6, 2023, the Turkish Red Crescent not only met the physiological needs of disaster victims with the nutrition services it provided in disaster areas, but also concretely demonstrated its deep respect for local food culture and the importance it attaches to people. Planning the food aid provided by the Turkish Red Crescent in disaster areas in line with the cultural habits of the local people has increased the effectiveness and acceptance of this aid, and has enabled the aid to create a stronger social bond and sense of belonging. For example, offering lavash bread instead of loaf bread in Hatay, which suits the taste of the local people, or including local chickpea dishes in the menu in Gaziantep are concrete examples that show that cultural sensitivity and the value given to people are at the forefront in the Turkish Red Crescent’s disaster aid strategies. Food provided during disasters goes beyond being a mere physical need, and also functions as a tool that strengthens social ties and reinforces cultural identity. By encouraging the preservation of local and traditional dishes in disaster areas, the Turkish Red Crescent has ensured the continuity of cultural heritage, strengthened social solidarity and post-disaster social harmony. In this context, humanitarian aid efforts carried out with cultural sensitivity have ensured a high level of satisfaction among local people regarding the necessity and effectiveness of aid, and have had positive effects on post-disaster social and psychological recovery processes. The Turkish Red Crescent’s humanitarian aid strategies based on cultural sensitivity in disaster management have not been limited to meeting only physiological needs, but have also been shaped by respect for human dignity and commitment to cultural heritage. This approach provides a model that can serve as an example for other humanitarian aid organizations, and demonstrates that the cultural context is of utmost importance in disaster aid. In this context, the Turkish Red Crescent’s humanitarian aid strategies serve as a guide for other organizations as a model that does not ignore cultural sensitivity during disasters.

Afet yönetimi ve insani yardım süreçlerinde kültürel duyarlılığın ve yerel değerlere saygının vazgeçilmez bir gereklilik olduğu bilinen bir gerçektir. 6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’yi derinden sarsan depremler sonrasında, Türk Kızılay, afet bölgelerinde yürüttüğü beslenme hizmetleriyle yalnızca afetzedelerin fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamakla kalmamış, aynı zamanda yerel yemek kültürüne duyduğu derin saygıyı ve insana verdiği önemi somut bir biçimde göstermiştir. Türk Kızılay’ın, afet bölgelerinde sunduğu gıda yardımlarının yerel halkın kültürel alışkanlıklarıyla uyumlu bir şekilde planlanması, bu yardımların etkinliğini ve kabulünü artırmış, yardımların daha güçlü bir toplumsal bağ ve aidiyet oluşturmasına olanak sağlamıştır. Örneğin, Hatay’da somun ekmek yerine yerel halkın damak tadına uygun olarak lavaş ekmeği sunulması veya Gaziantep’te yöresel nohut yemeklerinin menüye dâhil edilmesi gibi uygulamalar, Türk Kızılay’ın afet yardım stratejilerinde kültürel hassasiyetin ve insana verilen değerin ön planda olduğunu gösteren somut örneklerdir. Afet dönemlerinde sunulan gıda, yalnızca fiziksel bir ihtiyaç olmanın ötesine geçmekte, aynı zamanda toplumsal bağları güçlendiren, kültürel kimliği pekiştiren bir araç olarak işlev görmektedir. Türk Kızılay, afet bölgesinde yerel ve geleneksel yemeklerin korunmasını teşvik ederek, kültürel mirasın sürekliliğini sağlamış, toplumsal dayanışmayı ve afet sonrası toplumsal uyumu güçlendirmiştir. Bu bağlamda, kültürel duyarlılıkla yapılan insani yardım çalışmaları, yerel halkın yardımların gerekliliği ve etkinliği konusunda yüksek bir memnuniyet duymasını sağlamış ve afet sonrası sosyal ve psikolojik iyileşme süreçlerine olumlu etkilerde bulunmuştur. Türk Kızılay’ın afet yönetimindeki kültürel duyarlılığa dayalı insani yardım stratejileri sadece fizyolojik ihtiyaçların karşılanmasıyla sınırlı kalmamış, aynı zamanda insan onuruna saygı ve kültürel mirasa bağlılıkla şekillenmiştir. Bu yaklaşım, diğer insani yardım kuruluşları için örnek teşkil edebilecek bir model sunmakta olup, afet yardımlarında kültürel bağlamın göz ardı edilemeyecek derecede önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, Türk Kızılay’ın insani yardım stratejileri, afet dönemlerinde kültürel duyarlılığı göz ardı etmeyen bir model olarak, diğer kuruluşlar için de rehber niteliği taşımaktadır.

Food and Culture in the February 6, 2023 Earthquakes: The Turkish Red Crescent's Approach