Bursa Mezarlıkları ve Sakinleri

Authors

  • Hasan Basri Öcalan
    Bursa Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Bursa, Türkiye image/svg+xml
İnsanoğlu vefat edince toprak ona kucak açar ve bu kucağa mezar diyoruz. Mezar, kişinin dünya hayatından gerçek anlamda geriye kalan tek ve son izidir. Başka eserleriyle anılan kimselerin bırakacağı iz mezardan ibaret olmayabilir ama mezar herkesin kendi izi olarak dünyaya diktiği bir işaret taşıdır ve herkesin bu taşı dikmeye hakkı vardır İnsanlık tarihi boyunca çeşitli şekil ve formlarda mezar türleri ortaya çıkmıştır. Dünyada, bizden önce yaşamış hemcinslerimizin bize bıraktıkları bu küçük ama anlamlı sembolleri korumak önce insanlık adına, sonra kendi adımıza güvenli bir dünyada olunduğunun huzurunu hissettirir. Eski çağlardan beri insanların mezarlara yükledikleri anlamlar değişse ve tartışılsa da mezarlara verdikleri önem anlamsız değildir. Mezarları önemsemek insanlığın müşterek değerlerinden biri olup her çağda, her dinde ve her kültürde karşımıza çıkmaktadır. Mezarlar ve mezarlıklar kimi zaman ölümün karşısına dikilen adeta ölümsüzlük anıtları gibi, kimi zaman da ölümün önünde diz çöken teslimiyet sembolleri gibi birbirine benzemeyen niyet ve duruşların taşlaşmış biçimleridir. Kültürler başka konularda olduğu gibi mutlaka ölüm gibi temel bir konu üzerinde de değerler ve tutumlar geliştirirler. Bu tutumların mezarlara ve mezarlıklara yansıması doğaldır. Hatta mezarlara ve mezarlıklara karşıt oluşan tutum da yine bir kültür, inanış ya da ideoloji sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. İslâm inancına göre dünyaya gelişte esas olan yaşamak olmakla beraber ölüm de haktır. Hayatın ve insanî değerlerin korunması, dünyanın imar edilmesi ve ebediyet için gerekli hazırlığın yapılabilmesi için Allah insana hayatı sevdirmiş, ölümü ise acı ile karşılanır bir niteliğe büründürmüştür. Ölümün çok etkileyici bir nasihatçi olduğu sözü eskiden beri genel kabul görmüş, hatta hadis diye de nakledilmiştir. İslâm felsefesinin önde gelen filozoflarından İbn Miskeveyh; insanın başına gelen şeyler içinde ölüm korkusunun bütün korkuların en şiddetlisi ve en etkilisi olarak algılandığını, bunun da çeşitli sebeplerden kaynaklandığını söylemiştir: a) Ölümün gerçek niteliği hakkında insanın bilgisiz olması; b) İnsanın ölümden sonra ne olacağını bilememesi; c) Bedenin çözülüp bozulmasıyla ruhun da aynı âkıbete uğrayacağını zannetmesi; d) Ölümden duyacağı acı ve ıstırapların çektiği hastalıkların ağrı ve acısından daha şiddetli olacağından ve ölümden sonra büyük bir azap çekeceğinden korkması; e) Ölümden sonra başına neler geleceğini bilememesi; f) Geride bırakacağı mal mülk gibi şeylere üzülmesi İslâm inancına göre ömrü dolan her canlı gibi insan da bu dünyadaki kendisine tanınan süreyi tamamlayıp vefat eder. Vefat eden kimsenin arkasından iyi konuşmak, onun hatırasını yâd etmek esastır. Üzerine mezar yapmak, mezarının şekli ve görkemi ise dönemden döneme ve kültürlere göre değişiklik göstermiştir. Bu yazıda özellikle Bursa’da bir kısmı yok olan/edilen hazire ve mezarlıklar ile söz konusu hazire ve mezarlıkların tarihçesine, burada medfun bazı meşhur şahsiyetlerin isimlerine değinilecektir.

Bursa Mezarlıkları ve Sakinleri

Downloads

Publication Information

Öcalan, Hasan Basri. “Bursa Mezarlıkları Ve Sakinleri”. From History to the Present: The People of Bursa. ed. Cagfer Karadas - critical ed . 11/169-180. Symposium Books. Ankara: Oku Okut Press, 2025. https://doi.org/10.55709/okuokutyayinlari.462