İslam Düşüncesinde İnsanın Değeri ve Halife Kılınması

Yazarlar

  • Prof. Dr. Cağfer Karadaş
    Uludağ Üniversitesi, Bursa, Türkiye image/svg+xml
    https://orcid.org/0000-0002-4991-1329

    1964 yılında Sivas merkez Kartalca köyünde dünyaya geldi. Kayseri İmam-Hatip Lisesini 1984, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini 1989 yılında bitirdi. Aynı Üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1991’de yüksek lisansını, 1997’de doktorasını tamamladı. 1992-1993 yıllarında alanı ile ilgili araştırma yapmak için 8 ay Şam’da bulundu. Türkmenistan Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde 1999-2000 öğretim yılında ders verdi. 1999’da Yardımcı Doçent, 2004’te Doçent ve 2010 yılında Profesör unvanını aldı. 2012-2015 yılları arasında Abant İzzet Baysal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı. 2018-2019 yıllarında Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi Dini İlimler Fakültesinde göreve yaptı. 2015-2020 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyeliğinde bulundu. Hâlen Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalında öğretim üyeliği görevini yürütmektedir. Çalışmalarını İslam düşüncesinde Allah ve âlem anlayışları, güncel dinî konular, kelam-tasavvuf-felsefe ilişkisi, kelam okullarının oluşum ve gelişim süreçleri konularından sürdürmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.

İslam düşüncesinde insan, ‘ben’ diye işaret edilen, beş duyu ile kavranabilen ve ruh ile desteklenmiş bulunan bedendir, diye tarif edilir. Nitekim kişi “Ben; yemek yedim, su içtim, hasta oldum, dışarı çıktım, içeri girdim” derken ruhla birlikte bulunan ve duyularla kavranabilen bedenine işaret etmekte veya bedenini kastetmektedir. Ancak burada temel sorun, ruhla desteklenmiş bu bedenin görünen tarafı mı yoksa onun gerisinde bulunan soyut ya da somut başka bir gerçeklik midir? Bazı âlimler bedeni öne çıkarırken bazıları bedenin gerisine dikkat çekmekte ve insanlık (الانسانية) diye bir olgu veya olayın varlığından söz etmektedirler. Bu durumda ‘ben’ diyen kişi, bedenini mi, yoksa bedenin gerisindeki insanlığını mı kastetmektedir? Çünkü belli bir şekli ve hacmi bulunan beden, an be an yenilendiğinden/değişime uğradığından zaman içinde farklılık göstermektedir, buna karşılık bedenin gerisindeki şahsiyeti temsil eden insanlık, zaman ve mekâna göre asla değişim kabul etmemekte, ömrün başlangıcından sonuna kadar varlığını “neyse o” şeklinde sürdürmektedir. Öyle görünüyor ki insanlık dedikleri ruh ve bedenin birlikteliğinden doğan insanın şahsiyeti ve aynı zamanda hakikatidir. Bu durumda insanın hakikati, ruh ile desteklenmiş görünen bedeni tarafından temsil edilen ve ömrün başlangıcından sonuna kadar değişmeksizin bâkî kalan değeridir. Nitekim Yüce Allah “Şüphesiz biz, senden önce de vahyettiğimiz insanları peygamber olarak gönderdik; eğer bilmiyorsanız, bilgi sahiplerine sorabilirsiniz. Onları biz sadece yemez içmez bir beden kılmadık, üstelik ölümsüz de değillerdi” mealindeki ayetler müşriklerin peygamberleri beşer diye küçümsemelerine cevap mahiyetinde olup insanın tam da insanlığına işaret edilmektedir. Burada verilmek istenen mesaj peygamberler yemeyen-içmeyen melek cinsinden varlıklar olmadıkları gibi, görüntüden ibaret cansız bir ceset de değildirler; bilakis onlar ruh-beden bütünlüğü içinde bir insanlık timsali olup ölümsüzlükleri de söz konusu değildir. Çünkü Yüce Yaratıcı, engin kudretiyle insanlık denilen bu yapıyı değişimden ve bozulmadan korumakta; her ne kadar ölüm anında, insanı insan yapan bedenin parçaları birbirinden kopup dağılsa bile; canlı, kavrayan, akleden ve anlayan insanî özellikleri kalmaya devam etmektedir. Nitekim ölümden sonraki kabir hayatında bir şekilde ruh-beden irtibatı sağlanarak dünyadaki hallerine ve yaşantılarına göre insanlara ya nimet ya azap şeklinde bir muamele olacaktır. Kıyametin kopması ve yeniden dirilişle birlikte Yüce Allah tıpkı dünya hayatında ilk olarak yarattığı gibi, aslî unsurları birleştirerek insanın bedenini ahiret hayatında tekrar yaratacak ve aynı ruhu iade edecektir. Böylece yeniden dirilişle birlikte ruh-beden bütünlüğü içinde tekrar diriltilen insanlar, dünya hayatındaki iyi ve kötü (taat ve isyan) amellerine göre ya cennetle ödüllendirilmeye nail olacaklar veya cehennemle cezalandırılmaya maruz kalacaklardır.

İslam Düşüncesinde İnsanın Değeri ve Halife Kılınması

İndir

Yayın Bilgisi

Karadaş, Cağfer (ed.). “İslam Düşüncesinde İnsanın Değeri Ve Halife Kılınması”. Tarihten Bugüne Bursa İnsanı. 11/21-27. Sempozyum Kitapları. Ankara: Oku Okut Yayınları, 2025. https://doi.org/10.55709/okuokutyayinlari.439