Süleyman Çelebi’nin Mevlidi: Bursa İnsanının Bilinç İhyası

Yazarlar

  • Prof. Dr. Cağfer Karadaş
    Uludağ Üniversitesi, Bursa, Türkiye image/svg+xml
    https://orcid.org/0000-0002-4991-1329

    1964 yılında Sivas merkez Kartalca köyünde dünyaya geldi. Kayseri İmam-Hatip Lisesini 1984, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini 1989 yılında bitirdi. Aynı Üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1991’de yüksek lisansını, 1997’de doktorasını tamamladı. 1992-1993 yıllarında alanı ile ilgili araştırma yapmak için 8 ay Şam’da bulundu. Türkmenistan Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde 1999-2000 öğretim yılında ders verdi. 1999’da Yardımcı Doçent, 2004’te Doçent ve 2010 yılında Profesör unvanını aldı. 2012-2015 yılları arasında Abant İzzet Baysal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı. 2018-2019 yıllarında Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi Dini İlimler Fakültesinde göreve yaptı. 2015-2020 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyeliğinde bulundu. Hâlen Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalında öğretim üyeliği görevini yürütmektedir. Çalışmalarını İslam düşüncesinde Allah ve âlem anlayışları, güncel dinî konular, kelam-tasavvuf-felsefe ilişkisi, kelam okullarının oluşum ve gelişim süreçleri konularından sürdürmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Asıl adı Vesîletü’n-Necât olan Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i gerçeklerden yola çıkan, temsilî yönü bulunan, intak ve teşhis sanatını yoğun kullanan, duygu ve heyecan dünyasına hitap eden, esas olarak toplumsal bilinci ihya etmeyi hedefleyen mesnevî türü manzum bir eserdir. O, bir aşığın hayal hanesi, hisli nefesi, içten bir sesi, eşsiz namesidir. Maşuk ise kâinatın efendisi, Rahmanın sevgilisi, müminlerin bir tanesi, Rahmet Nebisi’dir. Süleyman Çelebi yeni yurt edinilen topraklarda var olma derdi ve davasında olan bir toplumun ferdiydi. Üstelik Ankara savaşı sonrası Osmanlı’nın Timurlulara yenilgisi sonucu oluşan büyük karmaşanın tam ortasındaydı. Bu karmaşanın en yoğun yaşandığı yerlerin başında Bursa geliyordu. İşte böyle bir karmaşa ortamında bulunan topluma en güzel örnek şahsiyet olan Hz. Muhammed Mustafa’yı hatırlatmak çok kıymetliydi. Bir o kadar kıymetli olan da bu hatırlatmanın edebî güzellik sadelik ve duygu yoğunluğu içinde yapılmasıydı. Bu aynı zamanda küllenmiş bilinci ortaya çıkarmak diğer bir deyişle Bursa insanına yönelik yeni bir bilinç ihyası hamlesiydi. Nitekim verimli kılmak ve iyi ürün almak için toprağı işlemek ve ardından tohum ekmek ne kadar önemliyse, toplumu oluşturan fertlerde bilinç ihyası, zihniyet aşılaması, duygu dünyası kurma çabası, birlik ve beraberlik kültürü oluşturma gayreti de bir o kadar önemlidir. Bunun için inanç, sevgi ve heyecan gerekiyordu. Bunun anlamı Yaratıcıya inanç, yaratılana sevgi ve toplumda birlik-bütünlük heyecanı oluşturmadır. Çelebi de tam bunu yapmak istemiş; Mesnevî’sine yaratıcımız olan Allah inancıyla başlayıp, yaratılanların en şereflisi, yegâne önderimiz, örneğimiz ve peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa sevgini işlemiş ve bu topraklarda birlik-bütünlük heyecanı oluşturmayı hedeflemişti. O, çağlar boyu terennüm edilen bu kıymetli eserini Bursa’nın Uu Camii’nde kaleme almıştı.

Süleyman Çelebi’nin Mevlidi: Bursa İnsanının Bilinç İhyası

İndir

Yayın Bilgisi

Karadaş, Cağfer (ed.). “Süleyman Çelebi’nin Mevlidi: Bursa İnsanının Bilinç İhyası”. Tarihten Bugüne Bursa İnsanı. 11/97-104. Sempozyum Kitapları. Ankara: Oku Okut Yayınları, 2025. https://doi.org/10.55709/okuokutyayinlari.450